Ağır Metaller Nelerdir?
Vücudumuzda doğal olarak bulunan bazı metaller, belli bir oranda bulunduğu sürece sağlığımıza olumlu etki etmektedir. Örneğin; demir kansızlığı önlemekte, çinko 100’den fazla enzim reaksiyonunda yer almaktadır. Ancak metallerin olumlu etkileri, vücutta bulunma oranının düşük olmasına bağlı olarak sağlanmaktadır. Metallerin oranı artış gösterdiği zaman, vücutta toksik etkiler oluşturmaktadırlar. Vücudumuz soluyarak, yiyerek ya da cildimizin emmesi sonucu ağır metallere maruz kalabilmektedir. Vücudun fazla miktarda ağır metale maruz kalması durumunda ise, ağır metal zehirlenmesi meydana gelebilmekte ve sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Vücudun fazla miktarda ağır metale maruz kalması sonucunda, organ hasarı, davranışsal değişiklikler, düşünme ve hafıza ile ilgili çeşitli problemler ortaya çıkabilmektedir. Ağır metallerin spesifik semptomları ve kişi üzerinde oluşturacağı etki ise, metalin türüne ve vücut sisteminde ne kadar bulunduğuna bağlı olarak değişebilmektedir.

Ağır Metallerin Etkileri Nelerdir?
- Ağır metaller, sinir ve beyin hücreleri üzerinde doğrudan etkiler meydana getirmektedir
- Vücutta bulunan protein ve enzimlere doğrudan ve kuvvetli şekilde bağlanarak, sinyallerin sinir ve kas dokuları arasında iletilmesini engellemektedir
- Dikkat eksikliğine sebep olabilmektedir
- Ağır metallerin etkileri bazen otizm bazen de kronik yorgunluk olarak ortaya çıkabilmektedir
- Kurşun vücuda sindirim ve solunum yoluyla girmekte, mide bulantısı, karın ağrısı ve kusma gibi etkiler meydana getirmektedir
- Cıva; çok küçük miktarlarda bile etkili olabilen bir sinir sistemi toksinidir. Cıva merkezi sinir sistemini ve böbrek sistemini doğrudan etkilemektedir. Etkilerini organik ve inorganik cıva etkileri olarak ayırmak mümkündür. İnorganik cıva tuzlarından en çok etkilenen organ böbrek, organik cıva tuzlarından en çok etkilenen organ ise beyin olmaktadır
- Kadmiyum; vücutta çok uzun süre kalabilme ve çok düşük maruz kalınsa bile yıllar içinde birikebilme özelliğine sahiptir. Kadmiyum solunduğu zaman vücutta akciğer hastalıkları, kalp-damar ve iskelet sistemi bozuklukları ortaya çıkarabilmektedir.
- Krom; cilde temas etmesi halinde alerjilere sebep olabilmekte, krom tozlarının fazla solunması ise, faranjit ve bronşite sebep olabilmektedir. Yapılan laboratuvar çalışmaları, hekzavalan kromun akciğer kanseri ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
- Arsenik; Yer kabuğunun doğal oluşumuna katılan elementlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Arsenik element halindeyken toksik etkiye sahip değildir, ancak bileşikleri toksiktir. Arseniğin bir sistemden başka bir sisteme geçişi genellikle su ile olmaktadır. Arsenik zehirlenmesinde ilk olarak; ateş, sinirlilik, karaciğer büyümesi gibi semptomlar ortaya çıkabilmektedir. Ağız kuruluğu, ishal, yutkunma güçlüğü kan basıncında düşme, kusma ve karın ağrısı, bazı durumlarda ise göz kapağı ödemi oluşabilmektedir. Baş ağrısı, şuur kaybı, görme sinirlerinin hasar alması gibi durumlar ise, merkezi sinir sistemine bağlı olarak ortaya çıkan belirtilerdir.
- Bakır; küçük ve basit yapılı canlılar için zehir özelliği gösterirken, az miktarda bakır iyonu alınması vücuttaki bakır dengesini bozmaktadır. Bu durum, vücuttaki enzim aktivitesinin engellenmesine, karaciğer, beyin ve böbreklerin normal çalışmasının bozulmasına sebep olmaktadır.
- Mide bulantısı
- Kusma
- Nefes Darlığı
- Titreme
- İshal
- Karın Ağrısı
Kandan Ağır Metal Testi Nasıl Yapılmaktadır?
Kol bölgesinden küçük bir iğne yardımıyla kan örneği alınmaktadır. İğne yerleştirildikten sonra, bir test tüpü yardımıyla az miktarda kan örneği alınmaktadır.
Ağır metal testleri öncesinde, bazı besinlerin tüketilmemesi gerekebilmektedir. Bazı balıklarda ve kabuklu deniz hayvanlarında yüksek oranda cıva bulunabilmektedir. Bu bakımdan ağır metal kan testleri yaptırılmadan önce, 48 saat süreyle deniz ürünleri tüketilmemesi gerekmektedir.
Kandan Ağır Metal Testi Sonuçları
Ağır metal testi sonucunda, vücutta yüksek miktarda bir metal seviyesi gözlemlenmesi durumunda, o metale maruz kalmaktan kaçınmak gerekmektedir. Kandaki metalin azalmaması durumunda ise şelasyon tedavisi önerilebilmektedir.
Şelasyon tedavisi, enjeksiyon uygulaması yoluyla vücutta bulunan fazla metallerin alınması işlemidir. Bazı metaller ise, kan akışında uzun süre kalmayarak vücut dokularında uzun süre bulunabilmektedir. Bu bakımdan, idrar testi yapılması veya analiz için bir doku örneğinin alınması gerekebilmektedir.